Menü

Ara
Close this search box.

Arama

Alana Panton’ın Detoks Deneyimi

Detoks deneyimime 1 Şubat 2018 tarihinde, TheLifeCo Bodrum tesisinde, sıvı ve çiğ-vegan programlardan oluşan arınma planlarını deneyimlemek ve bedenimin nasıl tepkiler vereceğini gözlemlemek üzere başladım. 1 ay süren bu deneyim benim için Londra’daki koşuşturmacalı hayatımdan uzaklaşmak ve kendimi tamamiyle detoksa verme anlamındaki ilk deneyimimdi.

Milyonlarca toksin taşıyan şehir hayatından uzaklaşarak kendimi detoks programına bırakmam gerektiğini hissettiğim için detoksun fiziksel ve zihinsel etkilerini görmek konusunda çok hevesliydim. Geçtiğimiz 5 yılda, çok fazla strese maruz kalmış, travmalar atlatmış ve tüm bu yaşadıklarım kilomu fazlasıyla etkilemişti (kilom zaten hiç bir zaman stabil değildi, çok fazla kilo alıp veren bir insanım).

1 aylık bu deneyimdeki ana amaçlarımdan biri kilomu sabitlemek ve sürdürebilir kılmaktı ancak bundan da öte yıllardır biriktirdiğim tüm toksinlerden arınarak bedenimi şımartmak istiyordum. Kilo ile ilgili yaptığımız bir konuşmada TheLifeCo’nun kurucusu Ersin Pamuksüzer şöyle bir yorumda bulundu. ‘Kilonu sürekli sabit tutmaya takılma, kilo hayatın boyunca gidip gelecek ancak zihnin hep orada ve seninle, bu nedenle öncelikle zihnine sahip çıkmalısın.’ Bu cümleyi hayatım boyunca unutamayacağım.

Detoks programıma sabahları enerjik olmamı sağlayan taze sıkılmış meyve suyu dahil olmak üzere 3 yeşil sıvı içecek içeren “Yeşil Salata Programı” ile başladım. Öğlen ve akşam yemeklerinde ise oldukça lezzetli olan ve yağ içermeyen genellikle çiğ yemişlerle servis edilen lezzetli yeşil salatalardan yedim.

Sonrasında, TheLifeCo’nun en çok tercih edilen programı olan ve derinlemesine beden temizliği yapmak isteyen kişilerin tercih ettiği “Master Detoks Programı”na geçtim. Bu program meyve ve sebze sularından oluşan toplamda 5 içecek, alkali su, bentonite ve psylliumdan oluşuyor. Gün içinde tüketiğim buğday çim suyu, limon ve himalaya tuzu karışımı ve detoks çorbası enerji seviyemi her zaman üst seviyede tutu. Daha önce sıvı detoks programını denememiş insanlar için kulağa zor geldiğini biliyorum ancak tüketilen sıvı içecekler besin değeri bakımından oldukça zengin olduğu için herhangi bir açlık hissi yaşamadım. Bunlara ek olarak, psyllium lif bakımından oldukça zengin olduğu için tok hissetmenizi sağlayan doğal bir gıda. Master detoks programının en önemli bileşenlerinden biri olan kolon temizliği, bağırsaklarınızda yıllarca birikmiş toksinleri atmamızı sağlayan bir bağırsak temizleme terapisi.

Master Detoks programını tamamladıktan sonra, kilo kaybı ve yağ yakımı için sıklıkla önerilen, daha öncesinde de hakkında oldukça araştırma yaptığım ketojenik beslenme programını denemeye karar verdim. Her sabah kan şekeri ve keton seviyelerinin ölçüldüğü bu programda amaç vücudun yağ yakımını maksimuma çıkardığı ketosise geçmesini ve depoladığı yağları parçalayarak enerjiye çevirmesini sağlamak. The LifeCo’da ketojenik program raw-vegan ve özellikle avokado ve yemişlerdeki gibi faydalı yağları ön planda tutan ancak karbonhidrat alımının minimuma çekildiği çok hassas menülerden oluşuyor.

Detoks maceramın son kısmında anti-aging programa geçtim ve itiraf etmeliyim ki bu program cildimin mucizevi bir şekilde parlamasını ve güzelleşmesini sağladı. Aslında anti-aging program intermittent (fasılalı oruç) mantığına dayanan Saf Mutfak’ın inanılmaz çiğ-vegan yemeklerini saat 12-6 saatleri arasında deneyimleyebileceğiniz, geri kalan saatlerde ise sadece su tükettiğiniz bir program. Bu sayede vücudunuz sindirime harcayacağı enerjiyi yenilenmeye harcadığından cildinizde yarattığı etki ve yükselen enerji inanılmaz. Ayrıca Saf Mutfak’taki work-shoplar sırasında evde de deneyebileceğim sağlıklı ketojenik tarifler öğrenmekten de geri kalmadım tabii.

Arınma ve yenilenme odaklı beslenmenin ve bunu destekleyen pek çok terapi ve egzersizin yanında eğitici ve detoks sonrası hayatı destekleyen ve yol gösteren workshoplarla The LifeCo’daki detoks deneyimim bir bütün olarak hayatımda yepyeni bir sayfa.

The LifeCo’da günlerim, aktiviteler anlamında her sabah 8.15’te grup yürüyüşüyle başladı. Yürüyüş dönüşü saat 9.30’da başlayan yoga desleri daha çok gym’i tercih eden benim için bile çok cezbediciydi. Vinyasa yoga, soft geçişler ve her zorluk derecesine göre önerilerle süren, esnekliğin ve rahatlamanın ön planda tutulduğu ve detoks yapan kişileri zorlamayacak hassasiyetteydi. Her dersin sonunda  meditasyonla son bulan bu planlanmış akış güne harika başlamamı sağladı.

The LifeCo’da, gün içinde kendinizi şımartmak ve iyi hissetmek için yapabileceğiniz o kadar çok aktivite var ki sıkılmak pek mümkün değil. Benim her gün tercih ettiklerim, oksijen terapisi, infrared sauna ve buhar odası oldu. Damar yoluyla alınan terapilerden ise tercihimi bağışıklık sistemini destekleyen ve bolca vitamin içeren anti-fatigue protokolden yana kullandım. Vücut şekillendirici ve inceltici terapilere her zaman şüpheci yaklaşan biri oldum ancak adını sıkça duyduğum Venüs Terapi’yi denemesem olmazdı. Sonuç, selülitlerin azalması ve cildimin sıkılaşması anlamında (özellikle kalça bölgemde) oldukça belirgin ve mutluluk vericiydi!

Hayatımın tam 1 ayını böyle muhteşem bir deneyim için ayırmam herkesin başına gelmeyecek bir şans ve ben kendimi inanılmaz şanslı hissediyorum! Çünkü bu fiziksel ve mental “iyileşme” deneyimim yepyeni bir ben yarattı! Eskisine oranla düşüncelerimin de vücudumun da daha temiz, pozitif ve enerji yüklü olduğu görmek inanılmaz! Hayatımda ertelenen alarmlara artık yer yok. Hatta alarm kurmama bile gerek kalmadan gün doğumuyla ve kafamda pozitif düşüncelerle uyanıyorum. Detoks yaparken içinde bulunduğun çevrenin nasıl destekleyici olabileceğini de burada deneyimledim. The LifeCo Bodrum’da yemyeşil ağaçlar ve dağlarla çevrili merkezden birkaç dakika içinde deniz kenarına ulaşıyorsunuz! Sabah yürüyüşlerini bu  inanılmaz manzara eşliğinde yapıyorsunuz…

Yarın, buraya geldiğimden 10 kilo daha hafif ve çok sevdiğim makyaj malzemelerime ihtiyaç duymadan yüzümde canlı renklerle Londra’ya doğru yola çıkıyorum. Herz amankinden daha sağlıklı ve sakin… Benim detoks maceram kilo kaybından öte, vücuduma iyi davrandığım, onu şımarttığım, günlük hayatın stresini ötelemeyi ve stresten arınmayı öğrendiğim ve aynı amacı paylaştığım arkadaşlar edindiğim paha biçilemez bir yolculuktu. Günlük hayatın koşturmacasında kaybettiğimiz zaman ve sağlığımızın aslında ne kadar kıymetli olduğunu hatırladığım bu yolculuk insanın kendine yapabileceği en büyük iyilik ve verebileceği en güzel hediye.

Detoks, Depresyonla Mücadelemde Nasıl Yardımcı Oldu?

Tüm hayatım boyunca her şeyi doğru yapmaya çalıştım, derslerden hep A alarak okulu ve yükseköğrenimi tamamladım, ünlü bir bankada dolgun maaşlı bir işe sahip oldum ve lise aşkımla evlendim. Tüm bunlara rağmen, işler hiç de planlandığı gibi gitmedi ve iki yıl önce evliliğimi sonlandırdım, işimi değiştirdim, ve bu süreç içerisinde depresyona sürüklendim.

Hikayem

Psikiyatristim, ergenlik dönemimde bile intihar eğilimleri gösterdiğim için her zaman depresyona eğilimli olduğumu olduğumu söyledi. Klinik müdahale gerektiren depresyon teşhisi konulduktan sonra, tıpta depresyonun bilinen bir tedavisi olmadığı için, anti-depresan ilaç tedavisine başladım. Tek mücadelem depresyon değildi. Kilo almaya başlamıştım ve bir yılın sonunda tam kırk kilo aldım! Geriye dönüp baktığımda tek suçlayabileceğim depresyonumdu. Moralim bozuk olduğu zamanlarda abur cubur yemek gibi bir alışkanlık elde etmiştim, çünkü sadece bu şekilde rahatlayabilecekmişim gibi geliyordu. Her elime geçeni yiyebilmem depresyon yüzünden miydi, yoksa beni daha fazla depresyona sürükleyen yediklerimin ta kendisi miydi bilemiyorum. Sanırım bir kısırdöngüydü. Aşırı kilolu bedenim sadece fiziksel sorunlar doğurmuyor, aynı zamanda kendime olan güvenimi yitirmeme sebep oluyordu. Görünüşümden hiç hoşnut değildim. Her zaman özel biriydim, ancak bir gün gelmişti ve kendimi dış dünyaya tamamen kapatmıştım. Düzenli olarak işe gidiyordum ancak iş arkadaşlarımla fazla etkileşime girmiyordum. Bunun sonucunda arkadaşlarımdan uzak durmaya başladım.

‘Omuzuma Hafifçe Dokunan O El’

Ailemdeki herkes ve arkadaşlarımın tamamı benden umudu kestiğinde, kızkardeşim depresyonum ve obezitem ile mücadele edebileceğime yürekten inandı. Bana beslenmenin ve yaşam stilindeki değişikliklerin depresyonu alt edebileceğini anlatan makaleler göndermeye başladı. Abur cuburu, süt ürünlerini ve et tüketimini azaltmaya çalıştığım iki hafta boyunca taze gıda tüketimini arttırdım – ve kısa bir sürede kendimi çok daha iyi hissetmeye başladım. Bu durum, daha fazla efor sarfetmem konusunda bana ilham verdi. İnternette konuyla ilgili araştırma yaparken Antalya’da bulunan bir detoks merkezine ulaştım – The LifeCo. İlk detoks tatili deneyimimi orada yaşamaya karar verdim.

Antalya’daki Detoks Merkezi Deneyimim

The LifeCo Antalya’ya geldiğimde güzel bir sürprizle karşılaştım. Website’sindeki fotoğraflardan bile daha muazzam bir manzarayla karşı karşıyaydım. 5 yıldızlı bir otelin içinde yer alan detoks merkezi Akdeniz’in turkuaz sularına bakıyordu. Her 5 yıldızlı otelin içinde olabileceği gibi oldukça lükstü ancak aynı zamanda son derece doğaldı. Aşağıda resimlerini görebilirsiniz.

Detoks programım, kan testlerimin raporları üzerine çalışan ve durumum hakkında bilgi sahibi olmak için beni iki saatten fazla dinleme zahmetine giren bir doktor tarafından hazırlandı. 3 haftalık detoks programı, green juice çeşitlerinden ve taze raw-vegan öğünlerden oluşan beslenme düzenini içeriyordu. Yeme ve içme menüsü her gün değişiyordu. Hafif tatlı meyveler, koyu yeşil yapraksı bitkiler, buğday çimi, kabuklu kuruyemişler, tohumlar, bitki yapları ve filizler gibi sürekli olarak aynı içerikleri tüketsem de, tüm bunlar her seferinde fraklı bir şekilde hazırlanıyordu.

Hayatımda daha önce iç çiğ besinlerden oluşan bir beslenme düzeni deneyimlemediğim için başlangıçta baş ağrısı ve bulantı gibi detoks semptomları göstermeye başladım ancak bunların tümü sadece üç günde yok oldu! İşin en güzel tarafı, beslenme düzenimin bana ne gibi faydalar sağladığına dair personel tarafından kapsamlı bir eğitime tabi tutuluyordum. Günlük dersler, film gösterimleri ve atölye çalışmaları, merkezden ayrıldıktan sonra nasıl besleneceğimi öğrenmemi sağladı. İlk olarak, her gittiğim yere götürebileceğim bir takım seti verildi. Lezzetli çiğ besinleri nasıl hazırlayacağımı, her gün nasıl yoga ve meditasyon yapacağımı ve daha bir çok faydalı bilgiyi öğrendim. Bu esnada bir çok arkadaş edindim. Kanserle, diyabetle, hipertansiyonla ve diğer bir çok sağlık sorunlarıyla mücadele eden insanlar tanıdım. Düzenli beslenmek, egzersiz yapmak ve programımıza bağlı kalmak için birbirimizi sürekli olarak motive ettik.

Bu esnada, Antalya’nın muhteşem güzelliklerini keşfetmek için oldukça boş vaktimiz oldu. Her yeni günde, güneşin tadını çıkarmak için sahile gittik. Personel tarafından sürekli olarak gezintiler ve alışveriş turları düzenleniyordu.

Sonuç

Üç haftalık sıkı bir raw-vegan beslenme, egzersiz ve 30 civarı doğal terapiden sonra yepyeni bir insan olduğumu farkettim. 10 kilo vermemin ötesinde kendimi çok daha iyi hissediyordum. Anti-depresan ilaçlarımın dozu önemli ölçüde azaldı. Sadece bununla kalmadım. Oradaki tüm öğrendiklerimi gündelik hayatımda uygulamaya çalıştım ve şu an hem 30 kilo daha hafifim hem de ilaçla tedaviyi sonlandırmış bulunuyorum. Antalya’daki ilk detoks deneyimim bir sene önceydi, ancak anılarım halen zihnimdeki tazeliğini koruyor. The LifeCo Antalya bana gerçekten yeni bir yaşam sundu, ikinci bir ziyareti planlamaya başladım bile.

Sağlığının kontrolünü eline almak isteyen herkese The LifeCo Antalya’yı önemle tavsiye ediyorum. Antalya’ya gitmek, doğru yolda atılmış doğru bir ilk adımdır.

Bayan P. son derece utangaç biri olduğu için ‘önce’ ve ‘sonra’sına dair resimleri makaleyle beraber kullanmamıza müsade etmedi. Eğer The LifeCo Antalya hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isterseniz, bize buradan ulaşabilirsiniz;. [email protected] or +90 (242) 316 68 45

Sağlıklı Yaşam Merkezlerimiz