Menü

Ara
Close this search box.

Arama

Ozon Sauna

Sağlıklı bir Yaşam için Ozon Sauna
Atmosferin en önemli gazı olan ozon, güneşten gelen yüksek enerjili ultraviyole ışınları emerek dünyadaki yaşam için mutlaka gerekli olan oksijenin üretilmesini sağlar ve zararlı ışınların yeryüzüne inmesini engeller. Hastalıkların tedavisinde 150 yıldan daha uzun süredir kullanılmaktadır.

Ozon Sauna, bağışıklık sisteminin güçlendiren ve astım, diyabet ve kanser gibi hastalıkların tedavi sürecinde destekleyici bir terapidir. Aynı zamanda enerjiyi arttırır, stres seviyelerini azaltır, vücudu arındırır, cildi temizler ve kilo kaybına yardımcı olur.

Ozon Nedir?
1840 yılında, Christian Friedrich Schönbein tarafından keşfedilen ozon, oksijene göre daha az durağan olan ve üç oksijen atomundan oluşan inorganik bir moleküldür. Bu keşif bulunduğu ilk yıllarda, sterilizasyon için kullanılmıştır. İlk ozon jeneratörü 1860’lı yıllarda, Monako’da musluk suyunu arıtmak için kullanmıştır. Ozonun dezenfekte edici özellikleri, güçlü oksitleyici özelliklerinden gelir. Her türlü mikroorganizma ve toksinlerin yanı sıra virüsleri ve bakterileri de oksitler. Tıbbi amaçlar ilk büyük kullanımı, I. Dünya Savaşı sırasında yaraları iyileştirmek adına olmuştur. 1916 yılında, Dr. Wolff, ozon gazı ile tedavi edildikten sonra enfekte olmuş ciddi yaralarının iyileşmesini gözlemlemiştir. 1925 yılında, Profesör Wehrli, ozon ve ultraviyole tedavilerini birlikte kullanarak, günümüzde de “ozonla kan yıkama” olarak bilinen tedaviyi uygulamaya başlamıştır.

Neden Ozon Sauna Terapisini Denemelisiniz?
Birçok insanın buharı bir rahatlama aracı olarak görmektedir. Aslında buharın sağlığı arttıran, çok güçlü etkileri vardır. Ozon sauna, immün sistemi güçlendirerek astım, bronşit ve kanser gibi hayatı ciddi şekilde tehdit eden hastalıkları tedavi eder. Ayrıca vücut enerjisini arttıran, kilo kaybettiren, stresi azaltan, vücudu zehirlerden arındıran (detoks eden) ve deriyi temizleyen basit ve kolay bir seçenektir.

Haftada 3-4 kez 15-30 dk süren, gevşemeyi ve stres atmayı sağlayan ozon sauna, binlerce yıllık buhar, kaplıca, hamam gibi geleneklere sahip olan biz insanların sağlıklı ve doğal yaşama geçmesinin alternatif bir yoludur.

Ozon sauna, sıcak kabin içinde deri yolu ile vücuda oksijen verilme yöntemidir. Bu yöntem hem sauna keyfi hem de ozon tedavisi seçeneklerinin güzel bir kombinasyonudur. Sıcaklığın etkisi ile açılan deri gözeneklerinden emilerek vücudun kan, lenf ve yağ dokusuna geçer. Lenfatik sistemi toksinlerinden arındırır, cildi temizler, kasları gevşetir, kan dolaşımını hızlandırır ve bakteri, virüs, mantarları öldürür.

Ozon Saunası ile Vücudumuzda Oluşacak Başlıca Değişiklikler Şunlardır:

  • Cildin yenilenmesi ve gençleşmesi
  • Hücre ve dokulara giden kan dolaşımını artması
  • Bağışıklık sisteminin güçlenmesi
  • Damarların temizlenmesi
  • Kan ve lenf sisteminin temizlenmesi
  • Derinin üçüncü bir böbrek yada ikinci bir akciğer sistemi gibi bir işlev kazanması
  • Bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve sıcağın etkisi ile mikroplardan arınma
  • Enfeksiyon hastalıklarına karşı direnç kazanma
  • Kaslarda biriken laktik asidini okside olması, kasları gevşemesi, yumuşaması ve esnekliğinin artması
  • Eklem ağrılarını ve kas rahatsızlıklarının iyileşmesi
  • Hormon ve enzim üretiminin normale dönmesi
  • Beyin fonksiyonlarının ve hafızanın kuvvetlenmesi
  • Adrenalinin okside olması, sakinleşme
  • Depresyon ve anksiyete ihtimallerinin azalması

Hangi Hastalıklarda Ozon Kullanılmalı?
Ozon terapisinin getireceği olumlu sonuçlar, diğer tıbbi tedavi yöntemlerinde de olduğu gibi, hastalığın ve hastanın durumuna bağlıdır. Her ozon tedavisi sonrasında hastanın genel durumunda iyileşme ve şikayetlerinde büyük ölçüde azalma genel olarak gerçekleşmektedir. Alınacak olumlu sonuç, aynı zamanda uygulanan yönteme, tedavide verilen ozon gazının konsantrasyonuna ve uygulama sıklığına da bağlıdır.

Avrupa’da bulunan “ Tıbbi Ozon Derneği “ aşağıda sıralanmış birçok hastalık ve durumda ozonun yararlı sonuçlar verdiğini bildirmektedir:

  1. Yaraların iyileşmesinde (Özellikle mikrop kapmış ve iyileşmeyen yaralar)
  2. Beyin, kalp ve bacak dolaşımı bozukluklarında
  3. Kanser hastalıklarında (Tamamlayıcı tedavi olarak)
  4. Metabolizma hastalıklarında (Uyarıcı olarak)
  5. Akut ve kronik enfeksiyonlarda (Direncin artırılması amacıyla)
  6. Geriatride ve yaşlılığın geciktirilmesi için vücuttan toksinlerin atılmasında
  7. Halsizlik ve kronik yorgunluk durumlarında
  8. Bazı cilt hastalıklarında (Nörodermit, sedef, sivilceler)
  9. Kolitle mücadelede
  10. Sigara içenlerin psikolojik bağımlılığının azaltılmasında ve yine sigaraya bağlı olarak meydana gelmiş çeşitli hasarların iyileştirilmesinde
  11. Görme bozukluklarında
  12. Sporculardaki düşük performansın artırılmasında
  13. Nörolojik hastalıklarda (Parkinsonizm, trigeminal nevralji, senil demans-Alzheimer hastalığı, baş ağrıları ve migren)
  14. K.B.B hastalıklarından Meniere sendromu ve kulak çınlamasında
  15. Kireçlenmelerde (bel, boyun, diz kireçlenmeleri), romatizmalarda (fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, huzursuz bacak sendromu, omuz – el sendromu)
  16. İç hastalıklarında (tiroid bezi hastalıkları- safra kesesi, pankreas-,böbrek akciğer hastalıkları, kan yağlarının artması- damar sertliği, çarpıntı ve kalp enfarktüsünün kronik döneminde)
  17. Işın tedavisi (radyoterapi) sonrası, stresle mücadelede, uykusuzluk ve sürmenaj durumlarında
  18. Estetik ihtiyaçlarda (selülitlerde ve zayıflamada)